ubiquityher yerde hazır olma
udometerudometre, yağmurölçer
ugh(iğrenme belirtir) öö, böö
uglifyçirkinleştirmek, güzelliğini bozmak
uglinessçirkinlik, iğrençlik
uglyçirkin,aybacar,pis,kötü,yaman,tatsız,iğrenç,ters,aksi
ulcerateülser olmak, ülser yapmak
ulcerousülserli, çıban gibi
ultimateson, en son, mükemmel, en büyük, en iyi
ultimate analysiselemanter analiz, öğesel çözümleme
ultimatelyen sonunda, sonuçta
ultraaşırı görüşlü, radikal, aşırı, haddinden fazla
ultra-(önek) fazla, aşırı
ultracentrifugeültrasantrifüj
ultraconservativeaşırı derecede muhafazakâr
ultrafiltrationültrafiltrasyon, incesüzme
ultrahigh frequencyçok yüksek frekans
ultramarineçok açık parlak mavi, deniz mavisi
ultramicroscopeültramikroskop
ultramodernültramodern, çok modern, çağüstü
ultramontanedağların ötesinde
ultramundanedünyanın ötesinde
ultranationalaşırı milliyetçi
ultrashort waveültra kısa dalga
ultrasonic(ses dalgaları) ultrasonik, insan kulağının duyamayacağı derecede
ultrasonic communicationültrasonik iletişim
ultrasonic detectorültrasonik detektör, sesüstü detektör
ultrasonic drillültrasonik matkap
ultrasonic solderingültrasonik lehimleme
ultrasonic waveültrasonik dalga
ultrasonicsültrasonik, sesüstü bilgisi
ultravioletultraviyole, morötesi
ultraviolet filterültraviyole filtresi, morötesi süzgeci
ultraviolet lampültraviyole lambası
ultraviolet lightültraviyole ışık
ultraviolet radiationültraviyole radyasyon, morötesi ışınım
ultraviolet raysmorötesi ışınlar, ültraviyole ışınlar
ultraviolet spectrophotometrymorötesi spektrofotometri
umbellateşemsiye biçiminde
umbelliferşemsiye biçiminde bitki
umbelliferousşemsiye biçiminde
umbilicalgöbek ile ilgili
umbilicusgöbek, tohum göbeği
umbragegücenme, içerleme, küskünlük
umbrageousgölgelik, gölgeli, alıngan, kuşkulu, şüpheli
umbrellaşemsiye, himaye, koruyucu güç
umbrella antennaşemsiye anten
umlautüzeri çift çekitli harf
umpirehakem, hakemlik etmek, hakemlik yapmak
umpteenbirçok, pek çok sayıda, çok
un-(önek) olmayan, değil, -siz, -sız, -sız, gayri
unabateddinmek bilmeyen, kesilmeyen, azalmayan
unabatingsürekli, aralıksız
unabbreviatedkısaltılmamış
unableyapamaz, elinden gelmez, gücü yetmez
unabridged(yazı) kısaltılmamış, tam, eksiksiz
unaccentedvurgusuz, orijinal, aslı gibi
unacceptablekabul olunamaz, ele alınmaz
unaccompaniedyalnız, eşlik edilmeyen, (şarkı) müziksiz
unaccountableşaşırtıcı, garip, açıklanamaz, anlaşılmaz
unaccustomedgarip, tuhaf, (to ile) alışmamış, yadırgayan
unachievableyapılmamış, başarılmamış
unacknowledgedkabul edilmemiş, cevap verilmemiş
unadulteratedkatışıksız, saf, tam, katışıksız
unadvisedmantıksız, düşüncesizce, aceleyle yapılan
unaffectedetkilenmemiş, yapmacıksız, doğal
unaidedyardımsız, tek başına
unalloyedsaf, karışık olmayan
unalterabledeğiştirilemez, değişemez, kesin
unambiguoustam, kesin, belirli
unanimityoybirliği, ittifak, söz birliği
unanimoushemfikir, aynı fikirde, ortak
unanswerablecevaplandırılamaz, cevap verilemez
unappealabletemyiz edilemez
unapproachable(insan) uzak, ulaşılması güç, yaklaşılmaz, soğuk
unappropriatedkullanılmamış, tahsis edilmemiş
unapprovedonaylanmamış, tasdik edilmemiş
unaptuygun olmayan, beklenmeyen
unaskedsorulmamış, davetsiz, sorulmadan
unassailabledoğruluğundan şüphe edilmez, itiraz edilemez
unassumingalçakgönüllü, gösterişsiz, sessiz
unattachedbağlı/birleşik olmayan, kopuk, serbest, evli/nişanlı olmayan
unattainableerişilmez, ele geçirilmez
unattendedyalnız, kimsesiz, başıboş
unattractivecazibeli olmayan, güzel olmayan
unaudibleişitilmez, duyulmaz
unauthorized personyetkili olmayan kişi
unavailablebulunmayan, mevcut olmayan
unavailingnafile, faydasız, semeresiz
unawarehabersiz, farkında olmayan
unawaresfarkında olmadan,gafleten,bilmeyerek,habersiz
unbackeddesteklenmemiş, arkasız, alıştırılmamış
unbakedpişmemiş, çiğ, ham
unbalancedengesini bozmak
unbalanceddengesiz, kaçık, üşütük
unbarsürgüyü açmak, kilidi açmak
unbearabledayanılmaz, çekilmez
unbeatendövülmemiş, yenilmemiş, ayak basılmamış
unbecomingyakışıksız, yakışmaz, uymaz
unbefriendeddostsuz, kimsesiz
unbelievableinanılmaz, şaşırtıcı
unbendteklifsizleşmek, ciddiyeti bırakmak, açılmak, rahat hareket etmek
unbendingkararlı, azimli, kararından dönmez
unbindbağını çözmek, salıvermek
unblessedtakdis edilmemiş
unblushingyüzsüz, utanmaz, arsız
unboltcıvatasını sökmek, sürgüyü açmak
unbosomifşa etmek, derdini dökmek
unbowedeğilmemiş, baş eğmemiş
unbridledkontrolsüz, dizginsiz, önüne geçilemeyen
unbrokenkırılmamış,aralıksız,devamlı,bitev
unburdenderdini açmak, içini boşaltmak, ferahlamak
unburntyanmamış, havada kurutulmuş, ham
unburnt brickfırınlanmamış tuğla
unbuttondüğmelerini çözmek
uncalledçağırılmamış, davetsiz, talep edilmemiş
uncalled-foryanlış, yersiz, haksız, hak edilmemiş, gereksiz
uncannyanlaşılmaz, esrarengiz, acayip, gizemli
uncapşapkasını çıkarmak, kapağını açmak
uncared-forihmal edilmiş, özen gösterilmemiş, bakımsız
unceasingaralıksız, sonsuz, durmayan
unceremonioussamimi, teklifsiz, resmiyetten uzak, inceliksiz, kaba, damdan düşme, apar topar
uncertainkuşkulu, şüpheli, kararsız, karar veremeyen, kararlaştırılmamış, kesin olmayan, değişebilir, kararsız
uncertaintykuşku, kararsızlık, belirsizlik
uncertifiedonaylanmamış, doğrulanmamış
unchainbağlarını çözmek, salıvermek
unchargeddoldurulmamış, yüksüz, şarj edilmemiş, dolmamış
uncharitablehoşgörüsüz, acımasız, sert
unchartedbilinmeyen, balta girmemiş
uncheckedserbest bırakılmış, kontrolünden çıkmış, başıboş
uncinalçengelli, çengel şeklinde
uncinateçengelli, çengel şeklinde
uncivilizeduygarlaşmamış, medenileşmemiş, barbar
unclassifiedsınıflandırmaya girmeyen
uncleamca,emmi,enişte,dayı
unclotheelbiselerini çıkarmak
uncoson derece, olağanüstü, acayip, yabancı
uncoilsarımı çözmek, sargıyı çözmek, kangalını açmak
uncoilerbobin açma aygıtı
uncollectedbiriktirilmemiş, tahsil edilmemiş
uncolouredrenksiz, basit, sıradan
uncomfortablerahatsız, rahat olmayan, konforsuz, rahatsız edici
uncommitted(to ile) bağımsız, bağlı olmayan, söz vermemiş
uncommonnadir, seyrek, yaygın olmayan, acayip, olağandışı
uncommonlyçok, olağandışı
uncommunicativeketum,az konuşur,karadinmez,ünsiyetsiz
uncomplainingşikayet etmeyen, sabırlı
uncompletedtamamlanmamış, sonuçlanmamış
uncompromisinguzlaşmaz, kararından dönmez
unconcernkayıtsızlık, ilgisizlik
unconcernedkayıtsız, ilgisiz, aldırmaz, kaygısız
unconditionalkayıtsız şartsız, mutlak
unconditional surrenderkayıtsız şartsız teslim olma
unconditionallykayıtsız şartsız olarak
unconditionedkoşulsuz, doğuştan
unconfirmeddoğrulanmamış, teyit edilmemiş
unconquerablefethedilemez, zapt olunamaz
unconscionablevicdansız, insafsız, makul olmayan
unconsciousbaygın, kendinde değil, bilmeden, kasıtsız, bilinçaltı
unconstitutionalanayasaya aykırı
unconstrainedserbest, açık, teklifsiz
uncontrollableönlenemez, zapt edilemez
uncontrolledidaresiz, kontrolsüz, başıboş
unconventionalgöreneklere uymayan
unconverteddeğiştirilmemiş, konvertibl olmamış
uncork(şişenin) tıpasını açmak
uncountable nounssayılamayan isimler
uncouthkaba saba, görgüsüz, yontulmamış
uncoverörtüsünü ya da kapağını açmak, ortaya çıkarmak, meydana çıkarmak
uncoveredkarşılıksız, kuvertürsüz
uncovered acceptancekarşılıksız kabul
uncritical(of ile) eleştirmeyen, olduğu gibi kabul eden
uncrossed checkçizgisiz çek, açık çek
uncrowntaçtan mahrum etmek, tahttan indirmek
unctionyağlama, yatıştırıcı (ilaç)
unctuousyapmacık nezaket gösteren, yapmacıklı
uncultivatedişlenmemiş, işlenmemiş toprak, kültürsüz kişi
uncut(film/kitap/vb.) kısaltılmamış, kesilmemiş, (değerli taş) yontulmamış, işlenmemiş
undamagedzarar görmemiş, sağlam
undamped wavesönümsüz dalga
undauntedyiğit, gözüpek, korkusuz, yılmaz
undeceivegözünü açmak, uyarmak, bilgi vermek
undeceivedaldanmamış, aldatılmamış
undecidedaskıda, kararlaştırılmamış, kararsız, karar vermemiş
undeclaredbeyan edilmemiş, açığa vurulmamış
undefendedkorunmamış, avukatsız
undefinedtanımlanmamış, tanımsız
undemonstrativeçekinken, hislerini saklayan, temkinli
undeniableinkâr edilemez, yadsınamaz, kesin
underaltında, altına, altında, altına, altından, -den az, -den aşağı, -in altında, -in yönetiminde
under a cloudşüphe altında
under agereşit olmamış, yaşı tutmayan
under armssilah altında, silahlanmış
under controlkontrollü, disiplinli, düzenli
under cover of-e sığınmış
under false pretencessahte tavırla
under no circumstancesasla, hiçbir şekilde
under oathgerçeği söyleyeceğine yeminli
under observationbakımda, gözlem altında
under one's breathkısık sesle, fısıltıyla
under one's very eyes-in gözü önünde
under police supervisionsakçı nezaretinde
under pressurebaskı altında
under protestgönülsüzce, isteksizce
under sb's noseburnunun dibinde
under sb's thumbelinde, etkisi altında
under sb's very noseburnunun dibinde, gözünün önünde
under surveillancegözaltında
under the care ofbakımı altında, himayesinde
under the chairmanship ofbaşkanlığında
under the counterel altından
under the pretext ofbahanesiyle
under the same roofaynı çatı altında
under the wirezar zor, son dakikada
under weightzayıf, normal kilonun altında
underagebelirli yaşa gelmemiş, olgunlaşmamış
underarmbe, elle yapılan, omuzdan yukarısı hareketsiz olarak, koltukaltı
underbellykarnın alt kısmı
underbredgörgüsüz, kaba, terbiyesiz
underbrushalt flora, çalı örtüsü
undercarriage(uçak) iniş takımı, tekerlekler
underchargedeğerinden az para istemek
undercurrentdip akıntısı, gizli eğilim
undercutbaşkalarından daha ucuza satmak
underdevelopedaz gelişmiş
underdeveloped countriesaz gelişmiş ülkeler
underdeveloped countryazgelişmiş ülke
underdeveloped nationazgelişmiş ülke
underdevelopmentsudevelopman, düşük açındırma
underdogezilen kişi, mazlum, (yarışma/vb.'de) kaybetmesi beklenen taraf
underdoneaz pişmiş, tam pişmemiş
underemployedistediği işi bulamayan
underestimateaz/düşük olarak tahmin etmek, not
underexposefotoğrafı karanlık çıkarmak
underexposuresuekspozisyon, düşük ışıklama
underfeedingyetersiz beslenme, eksik beslenme
underfootayak altında, yerde
underfootageyetersiz uzunluk
underframeşasi, alt takım
undergirdalttan desteklemek, kuvvetlendirmek
undergo-e uğramak, çekmek, geçirmek
undergraduatebirdem öğrencisi
undergroundyeraltı, gizli, yeraltı treni, metro
underground cableyeraltı kablosu
underground car parkyeraltı otoparkı
underground miningyeraltı madenciliği
underground parkingyeraltı otoparkı
underground surveyyeraltı ölçümü
underground wateryeraltı suyu, taban suyu
undergrowthormanaltı bitkileri
underhandgizli, el altından, hileli
underhandedgerekli sayıda işçisi olmayan, el altından
underlie-in altında yatmak, temelinde olmak, temelini oluşturmak
underlinealtını çizmek, vurgulamak, belirtmek
underlingast, önemsiz memur
underlyingönde gelen, öncelikli
undermanageryardımcı müdür
undermannedpersoneli yetersiz, az çalışanı olan
undermentionedaşağıda sözügeçen
underminebaltalamak, yıkmak, el altından çökertmeye çalışmak, temelini çürütmek
underminingafuyman, altını oyma
underneathaltına, altından, altında, bir şeyin alt bölümü, bir şeyin altı, alt
undernourishkötü beslemek, yeterli beslememek
undernourishmentyetersiz beslenme
underpinalttan desteklemek
underprivilegedtemel sosyal haklardan yoksun
underproductiondüşük üretim, az imalat, az üretim
underratehafife almak, küçümsemek, gereğinden az değer vermek
undersea miningdenizaltı madenciliği
undershoothedefe isabet ettirememek
undersidealt kısım, alt bölüm, alt, taban
undersignedaşağıda imzası bulunan
undersizedçok küçük,normalden daha küçük,gödekboy,gelişmemiş
underskirtjüpon, iç eteklik
underslungdingil altında asılı
understaffedpersoneli yetersiz
understandanlamak,başa düşmek,düşünmek,işitmek,öğrenmek,haberi olmak
understandinganlayışlı, anlayış, anlama, karşılıklı anlayış, anlaşma, uzlaşma
understatehafife almak, küçümsemek
understatement(anlatmaya) yetersiz kalan ifade
understoodsöylenmeden anlaşılan, kabul edilmiş
undertakeüzerine almak, üstlenmek, sorumluluğunu almak, (işe) girişmek, başlamak, söz vermek, garanti etmek
undertakercenaze kaldırıcısı
undertakingiş, girişim, söz, garanti, vaat
undertenantkiracının kiracısı
undervaluationeksik değerleme
undervaluedeğerinden aşağı değer vermek, küçümsemek
underwatersualtı, sualtında
underwater antennasualtı anteni
underwater cameradenizaltı kamerası, denizaltı alıcısı
underweightnormalden hafif
underworldölüler diyarı, yeraltı dünyası, suçlular dünyası
underwriteimzalamak, sigorta ettirmek, sigorta etmek
undeservedhak edilmemiş, layık olmayan, uygun olmayan
undesirableistenmeyen, hoşa gitmeyen, nahoş, istenmeyen, sevilmeyen kimse
undeterredazimli, önlenemez
undeveloped(yer) gelişmemiş
undeviatingsapmayan, yolunu şaşırmayan
undigestedsindirilmemiş, hazmedilmemiş
undiplomaticdiplomatik olmayan, lafını sakınmaz
undischargedödenmemiş, açık, yerine getirilmemiş
undisclosedifşa edilmemiş, gizli
undisguisedgizlenmemiş, açık
undismayedkorkusuz, yılmaz, dehşete düşmemiş
undisputedkarşı gelinmeyen, tartışılmaz, su götürmez
undistinguishedsıradan, vasat, üstün özellikleri olmayan
undistributeddağıtılmamış
undisturbedrahatsız edilmemiş, sakin, istifi bozulmamış
undoçözmek, açmak, mahvetmek, yok etmek
undoingfelaket nedeni, mahvolma sebebi
undoneyapılmamış, tamamlanmamış, çözülmüş, açılmış, bağlanmamış
undoubtedkesin, su götürmez, kuşku götürmez, şüphesiz
undoubtedlykesin olarak, kuşkusuz
undreamed-ofhayal edilemez, tasavvur edilemez, düşlenemez
undresssoyunmak, soymak, giysilerini çıkarmak
undueaşırı, çok fazla, yersiz, yakışıksız, uygunsuz
undulatedalgalanmak ya da dalgalı görünümde olmak
undulationdalgalanma, dalga
undulatorydalga biçiminde, dalga gibi
undulyaşırı derecede, gereğinden çok, aşırı, çok
undyingölümsüz, sonsuz, nihayetsiz
unearnedçalışarak kazanılmamış, havadan, hak edilmemiş
unearned incomekazanılmamış gelir, yatırım geliri
unearthlydoğaüstü, esrarengiz, korkunç, yersiz, vakitsiz, uygunsuz
uneasysıkıntılı, tedirgin, rahatsız, endişeli
uneconomicekonomik olmayan, masraflı, zararlı, kârsız
uneducatedtahsilsiz, eğitimsiz
unemployablegörevlendirilemez, çalıştırılamaz
unemployed capitalatıl sermaye
unemployment benefitişsizlik tazminatı
unemployment insuranceişsizlik sigortası
unemployment rateişsizlik oranı
unencumberedipoteksiz, engelsiz, serbest
unendurabletahammül edilmez
unenlightenedaydın olmayan, cahil, bilgisiz, eğitimsiz
unenviablehoşa gitmeyen, tatsız, istenmeyen, nahoş
unequaleşit olmayan, yetersiz, yeterli seviyede olmayan
unequalledeşsiz, benzersiz
unequivocalaçık, net, anlaşılır, dolambaçsız, dolaysız
unerringyanlışsız, hatasız, şaşmaz, isabetli
unessentialesas olmayan, önemsiz, tali
unevendüz olmayan, yamuk, eğri, eğri büğrü, pürüzlü, değişken, kararsız, düzensiz
unevennessdüzgünsüzlük, arıza, engebe, seviye farkı
unexampledemsalsiz, eşsiz
unexceptionableitiraz edilmeyen, kusursuz
unexpiredsüresi dolmamış, vadesi gelmemiş, sona ermemiş
unexploredkeşfedilmemiş, incelenmemiş, ayak basılmamış
unfailinghiç eksilmez, bitmez, tükenmez, sonsuz, azalmaz
unfairhaksız, adil olmayan, hileli
unfair competitionhaksız rekabet
unfairableelverişsiz, olumsuz, açık veren
unfairable balance of tradedış ticaret açığı
unfaithfulvefasız, eşine sadık olmayan, eşini aldatan
unfamiliariyi bilinmeyen, yabancı, alışılmamış
unfashionablemodası geçmiş
unfastençözmek, gevşetmek, koyuvermek
unfathomableanlaşılmaz, akıl sır ermez
unfavourableuygun olmayan, elverişsiz, aksi, ters, kötü
unfeasibleyapılamaz, gerçekleştirilemez
unfedyemek verilmemiş, aç
unfeelingacımasız, insafsız, katı, zalim, duygusuz
unfeignedyapma olmayan, samimi
unfilleddoldurulmamış, yerine getirilmemiş
unfilled ordersyerine getirilmemiş siparişler
unfinished businessyasalaşmamış tasarı
unfituygun olmayan, elverişsiz, uygunsuz, uymaz, elverişsiz hale getirmek
unfit for usekullanışsız,kırık-sarkık
unfittinguygun olmayan, yakışmaz
unfixsökmek, çözmek, karasız kılmak, ayırmak
unflaggingdurmaz, yorulmaz, yılmaz, bıkmaz
unflappablesoğukkanlı, şaşmaz, sakin
unfledgedtüyleri bitmemiş, gelişmemiş
unflinchingkorkusuz, azimli, kararlı, sağlam
unfold(katlanmış bir şeyi) açmak, göz önüne sermek, açıklamak, ortaya çıkarmak, göz önüne serilmek, çözülmek, ortaya çıkmak
unforeseenbeklenmedik, umulmadık, önceden tahmin edilmeyen
unforgivablebağışlanamaz, affedilmez
unforgivenbağışlanmamış, affedilmemiş
unformedşekilsiz,biçimsiz,inkişaf etmemiş
unfortunatetalihsiz, şanssız, bahtsız, yersiz, uygunsuz, şanssız, bahtsız kimse, kara bahtlı
unfortunatelymaalesef, ne yazık ki
unfoundedasılsız, esassız, yersiz, gereksiz, temelsiz
unfriendlydostça olmayan, düşmanca, soğuk, samimiyetsiz
unfruitfulverimsiz, kısır
unfulfilledihtiyacı karşılanmamış, yerine getirilmemiş
unfundeddeğişen, değişken
unfunded debtkısa vadeli devlet borcu
unfurl(yelken/bayrak/vb.) açmak, çekmek, fora etmek
unfurnishedmobilyasız, döşenmemiş
ungainlyhantal, kaba, sakar
ungovernablekontrol edilemez, zaptedilemez, önüne geçilemez
ungraciousterbiyesiz, inceliksiz, kaba
ungrammaticalgramer kurallarına aykırı
ungroundedtopraklanmamış, topraksız
ungualtırnakla ilgili, tırnaklı
unguardedsakınmasız, ihtiyatsız, dikkatsiz
ungulatetoynaklı, toynaklı hayvan
unhandykullanışsız, acemi, beceriksiz
unhappilymutsuzca, maalesef, ne yazık ki
unhappymutsuz, uygunsuz, yersiz
unhealthysağlıksız, hastalıklı, sağlıksız, sağlığa zararlı, tehlikeli, sağlıksız, anormal, sağlıksız
unheardduyulmamış, dinlenmemiş, güme gitmiş
unheard-ofolağan dışı, görülmemiş, acayip
unheededönemsenmeyen, umursanmayan
unhingementeşelerini sökmek, (aklını) oynatmak
unhitchçözmek, yerinden çıkarmak
unhookkancadan kurtarmak, çözmek
unhurriedtelaşsız, acelesiz
unhurtzarar görmemiş, incinmemiş, sağlam
unicellularbirgözeli, tek hücreli
unicornmit.tek boynuzlu at
unidentifiedkimliği belirlenememiş, kimliği saptanmamış
unidentified murderfaili meçhul cinayet
unidirectional antennatek yönlü anten
unidirectional microphonetek yönlü mikrofon
unificationbirleşme, birleştirme
unifiedbirleşmiş, birleştirilmiş
unified bondkonsolide tahvil
unified debtkonsolide borç
uniformüniforma, tek biçimli, aynı, birörnek, düzenli
uniform accelerationdüzgün ivme
uniformitytekbiçimlilik, benzerlik, aynılık, nizam
unifybir örnek yapmak, tekbiçimli kılmak, bütünleştirmek, birleştirmek, bütün haline getirmek
unilateral contracttek taraflı sözleşme
unimoleculartek moleküllü
unimpeachablesuçlanamaz, kuşkulanılamaz, dürüst
unimprovedıslah olmamış, sürülmemiş (toprak), iyileşmemiş
uninformedhabersiz, bilgisiz, cahil, cahilce yapılmış
uninhabitableiçinde oturulmaz, içinde yaşanmaz
uninhabitedoturulmamış, boş
uninhibitedserbest davranışlı, teklifsiz, çekinmesiz
unintelligentakılsız, zekasız, aptal, kalın kafalı
unintentionalistemeyerek yapılan, kasıtsız
uninterested(in ile) ilgisiz
uninterestingilginç olmayan,çekici olmayan,meraksız
uninterrupteddevamlı, sürekli, kesintisiz
unionbirleşme, birleştirme, birlik, sendika, dernek, evlilik, birleşme
union agreementsendika sözleşmesi
Union Jackingiliz bayrağı
union of goodsmal birliği
unionistbirlik taraftarı, sendikacı
unionizesendikalaşmak, sendikalaştırmak
uniparousbir batında tek çocuk doğuran
unipartitetek parçalı, bölünmemiş
unipolartek kutuplu, tek ucaylı
uniqueyegâne, tek, biricik, nadir, az bulunur, eşsiz
unisex(giysi/vb.) hem kadın hem erkek için olan, üniseks
unisonuyum, ahenk, birlik
unisonousaynı perdeden, uyumlu
unittek,vahit,birim,bölme,hisse,ünite,parça,eşya,takım,birlik,tek basamaklı sayı
unit of measurementölçü birimi
unit wagesbirim verginler
unitebirleşmek, birleştirmek, (belli bir amaç için) birlikte hareket etmek, birlikte olmak
unitedbirleşmiş, birleşik, ortak amaçlı
United KingdomBüyük Britanya
United NationsBirleşmiş Milletler
United StatesAmerika Birleşik Devletleri
United States of AmericaAmerika Birleşik Devletleri
univalvetek kabuklu (deniz böceği), tek kabuklu (deniz böceği)
universalgenel, yaygın, bir türkümün tüm üyelerini ilgilendiren, ortak, dünyanın her yerinde olan/yapılan
universal gravitationevrensel yerçekimi, gravitasyon
universal gravitation lawyerçekimi yasası
universal indicatorgenel indikatör, genel belirteç
universal jointkardan mafsalı
universal languageevrensel dil
universal recipientherkesten kan alabilen kişi
universal setevrensel küme
universal timeevrensel zaman
universalityevrensellik, umumiyet
universityüniversite,darülfünun,birdem
univocaltek anlamlı (sözcük)
unjusthaksız, insafsız, adaletsiz
unkinddüşüncesiz, kaba, kırıcı, zalim, sert
unknownbilinmeyen, meçhul, tanınmayan
unladeboşaltmak, tahliye etmek
unladen weightyüksüz ağırlık
unlawfulyasalara aykırı, yasadışı, yolsuz
unlawful buildingkaçak yapı, kaçak inşaat
unlearnedcahil, okuma yazma bilmeyen, bilgisiz
unleash(köpek) çözmek, salıvermek
unleavened(ekmek) mayasız
unless-medikçe, -madıkça, -mezse
unlicensedehliyetsiz, ruhsatsız
unlike-den farklı, -e benzemeyen, -den farklı, -e uymayan, ...için olağandışı olan, farklı, değişik
unlikelymuhtemel olmayan, olasısız
unlimbertop arabasını hazırlamak
unlimitedsınırsız, limitsiz, sonsuz, sayısız, kayıtsız
unlimited companykolektif şirket
unlimited ordersınırsız emir
unlistedlisteye girmemiş, borsada kote olmamış
unlisted numberrehberde olmayan numara
unload(yük/silah/film/vb.) boşaltmak
unlooked-forbeklenmedik, ansız
unloosençözmek, açmak, gevşetmek
unlovelysevimsiz, nahoş, cazibesiz, çirkin
unlucky starfelaket habercisi yıldız
unmade(yatak) yapılmamış, hazırlanmamış
unmaninsanlıktan çıkarmak, erkeklikten çıkarmak
unmanageableyönetilemez, idare edilemez, zaptolunamaz
unmannedadamsız, insansız
unmanned aerial vehicleinsansız hava aracı
unmannerlinesssaygısızlık
unmannerlynezaketsiz, kaba, terbiyesiz
unmarkedbelirtisiz, işaretsiz, not verilmemiş
unmarriedevlenmemiş,bekar,boydak,subay
unmaskmaskesini düşürmek, foyasını ortaya çıkarmak
unmeasuredölçülmemiş, ölçüsüz
unmentionableağıza alınmaz, sözedilmesi çirkin
unmercifulmerhametsiz, gaddar
unmindful ofgöz önüne almayarak
unmistakableaşikâr, kolay tanınan, başkasıyla karıştırılmayan, belli
unmitigatedtam, dinmeyen, hafiflememiş, azalmamış
unmixedkarışmamış, saf, karıştırılmamış
unmoorgeminin palamarlarını çözmek
unmoralahlakdışı, töredışı
unmountedata binmemiş, monte edilmemiş, takılmamış
unmournedçerçevelenmemiş, oturtulmamış
unmovedetkilenmeyen, acımayan, duygusuz, sakin, rahat, lakayt, aldırmaz, umursamaz
unmufflesusturucuyu çıkarmak
unmuzzleburunsalığını çıkarmak
unnaturaldoğal olmayan, anormal, sapık, anormal
unnumberednumarasız, sayısız
unobjectionableitiraz edilemez
unobstrusivedikkati çekmeyen, göze çarpmayan
unobtainableelde edilemez
unobtrusivekolay görülemeyen, fark edilmeyen, göze çarpmayan, silik, dikkat çekmeyen
unoccupiedboş, işgal edilmemiş, işsiz, boşta gezen
unofficialgayri resmî, resmî olmayan
unofficial marketresmi olmayan piyasa
unofficial rateresmi olmayan kur
unofficial strikekanunsuz grev
unopenedaçılmamış, faaliyete geçmemiş, kapalı
unopposedmuhalefetsiz, rakipsiz
unorthodoxalışılmışın dışında, geleneksel olmayan
unpack(bavul/paket/vb.) açmak, boşaltmak, eşyalarını çıkarmak
unpaidödenmemiş, maaşını almamış, verginsiz
unpaid billödenmemiş senet
unpaid capitalödenmemiş sermaye
unpalatabletatsız, yavan, nahoş, hoşa gitmez
unparalleledbenzersiz, eşsiz
unpardonableaffedilemez, mazur görülmez
unpatrioticvatansever olmayan
unperceivedfarkına varılmamış, idrak edilmemiş
unpleasantnahoş, tatsız, çirkin, kaba
unpolishedparlatılmamış, ham
unpopularpopüler olmayan, rağbet görmeyen, sevilmeyen
unpopularitygözden düşmüş olma
unpractisedacemi, denenmemiş
unprecedentedeşi görülmemiş, emsalsiz, eşsiz, bu güne kadar görülmemiş
unprejudicedönyargısız, tarafsız
unpreparedhazırlıksız, ihtiyatsız
unpretentiousgösterişsiz, basit, mütevazi
unprincipledkişiliksiz, karaktersiz, ahlaksız
unprintablebasılması uygun düşmeyen, basılamaz
unprivilegedayrıcalıksız, imtiyazsız
unproductiveverimsiz, kısır
unproductive capitalölü sermaye, atıl sermaye
unproductive coppicebozuk baltalık
unproductive high forestbozuk koru ormanı
unprofessional(davranış) meslek kurallarına aykırı
unprofitablekazançsız, verimsiz, yararsız, kârsız
unpromisingümit vermeyen, ümitsiz
unprovokedkışkırtılmadan yapılmış
unpublishedyayımlanmamış, basılmamış
unpunishedcezalandırılmamış
unput-downablesürükleyici, ilginç
unqualifiedvasıfsız, ehliyetsiz, yetersiz, sınırsız, tam
unquestionablesu götürmez, kesin tartışmasız
unquietrahatsız, huzursuz, muzdarip, meraklı
unquotesonuna tırnak işareti koymak
unquotedborsada kote ettirilmemiş
unravel(iplik/giysi/vb.) çözmek, sökmek, çözülmek, sökülmek, açıklığa kavuşturmak, çözmek, ortaya çıkarmak
unreadokunmamış, okumamış, tahsil görmemiş
unreadableokunmaz, okunaksız, sökülmez, anlaşılmaz
unrealgerçek olmayan, düşsel
unrealizablegerçekleştirilemez, satılamaz
unreasonmantıksızlık, saçmalık
unreasonablemantıksız, saçma, akılsız, (fiyat/vb.) aşırı, fahiş
unreasonablenessmantıksızlık
unreasoningmantıksız, mantık dışı, nedensiz
unreceiptedfaturasız, fişsiz, makbuzsuz
unreconcileduzlaşmamış, barışmamış
unrecordedyazılmamış, kaydedilmemiş, geçirilmemiş
unrefinedham, tasfiye edilmemiş
unreflectingyansımasız, aksetmeyen
unregeneratetövbe etmeyen, ıslah olmamış
unregisteredkayıtsız, tescil edilmemiş
unregistered lettertaahhütsüz mektup, adi mektup
unregretedpişmanlık duyulmayan
unrelentingsürekli, yavaşlamayan, düşme göstermeyen
unrelievedsürekli, dinmeyen, bitmez, tam
unreligiousdinsiz, dindar olmayan
unremittingsürekli, aralıksız, durmayan
unrepairtamire muhtaçlık, haraplık
unrequitedkarşılıksız, karşılık görmeyen
unreservedaçık, içten, sınırsız, kayıtsız
unresthuzursuzluk, kargaşa
unrestfulhuzursuz, rahatsız
unrestrainedaşırı, zaptedilmemiş, önü alınmamış, dinmeyen
unrestrictedsınırsız, aşırı
unreturnedkarşılıksız, cevapsız
unrevealedaçığa vurulmamış
unriddlehalletmek, çözmek (bilmece)
unrighteousgünahkâr, kötü, haksız
unrivalledrakipsiz, eşsiz, çok iyi
unroll(örtü/vb.) açmak, yaymak
unrounddüz ünlü oluşturmak, düzleştirmek
unruffledsakin, telaşsız, heyecansız
unrulyazgın, ele avuca sığmaz, başa çıkılmaz
unsaddleeyerini çıkarmak, attan düşürmek
unsafegüvenilmez, emin olmayan, tehlikeli, emniyetsiz
unsaidsöylenmemiş, dile getirilmemiş
unsalaried clerkgönüllü memur
unsaleablesürülemez, satılamaz
unsatisfactoryyetersiz, kâfi gelmeyen, tatmin etmeyen
unsaturated solutiondoymamış eriyik
unsavouryrezil, aşağılık, çirkin, ahlaksız
unscathedhasar görmemiş, sağ sağlim, yaralanmamış, burnu bile kanamamış
unscientificbilimsel olmayan, bilime aykırı
unscrewçevirerek açmak, döndüre döndüre açmak, (neyinse) vidalarını sökmek
unscrupulousahlaksız, vicdansız
unsealedmühürsüz, açılmış
unseatgörevden almak, (at) binicisini düşürmek
unsecuredsağlam olmayan, güvensiz, emniyetsiz
unsecured creditteminatsız kredi
unsecured creditorteminatsız alacaklı
unsecured debtteminatsız borç
unsecured loankarşılıksız kredi
unseemlyuygunsuz, yakışık almaz, yakışıksız
unseengörülmemiş, gizli, olmadık
unselfishcömert, bencil olmayan
unserviceableişe yaramaz, kullanılamaz
unsettlehuzurunu kaçırmak, midesini bozmak, rahatsızlık vermek, hasta etmek
unsettled(hava) değişken, kararsız
unshakablebkz.unshakeable
unshakeable(inanç) sarsılmaz, sağlam
unshakensarsılmaz, sağlam
unshipgemiden boşaltmak, gemiden indirmek
unsightlyçirkin, berbat, göz zevkini bozan
unskilfulhünersiz, beceriksiz
unskilledvasıfsız, deneyimsiz, beceriksiz, (iş) vasıfsız, özel beceri gerektirmeyen
unskillfulmaharetsiz, beceriksiz
unslaked limesönmemiş kireç
unsociablekonuşmaktan hoşlanmayan, yalnızlığı seven
unsoiledtemiz, lekelenmemiş
unsolicitedistenilmemiş, talep edilmemiş
unsophisticateddeneyimsiz, toy, mütevazi, basit, sıradan
unsound(düşünce) sağlam temele oturmayan, çürük, sağlam olmayan, sağlıksız, güçsüz
unsparingart niyetsiz, çıkarsız
unspeakablekorkunç, müthiş, sözle anlatılmaz
unspecifiedkesinlikle belirtilmemiş
unspottedlekesiz, beneksiz, temiz, pak
unstablekararsız, dengesiz, değişen
unstable equilibriumkararsız denge
unstable statekararsız durum, oynak durum
unstressed syllablevurgusuz hece
unstripped muscleçizgisiz kas
unstuckbağlı/yapışık olmayan, kopuk
unstudiedzorlanmamış, yapmacıksız, doğal
unsubstantialtemelsiz, asılsız
unsuitableuygunsuz, yaramaz
unsurpassedeşsiz, benzersiz, emsalsiz
unsuspectedşüphelenilmeyen
unswervingşaşmaz, yolundan sapmaz, sadık
untamableevcilleştirilemez, zaptolunmaz
untangle(karışık bir şeyi) açmak, çözmek
untappedkullanılmayan, yararlanılmayan
untenable(inanç/tartışma/vb.) çürük, savunulamaz
unthinkableolanaksız, düşünülmez, inanılmaz, düşünmesi bile hoş olmayan
unthinkingdüşüncesiz, dikkatsiz
untidinesstertipsizlik, düzensizlik
untidypinti,natemiz,kesafetli,selikasız,düzensiz,dağınık
until-e kadar, -e dek, - inceye kadar
untimelyvakitsiz, zamanından önce, mevsimsiz, uygunsuz, yersiz
untiringyorulmaz, yorulmak nedir bilmez
untitledünvansız, isimsiz, adsız
untoldmuazzam, sayısız, büyük, anlatılmamış
untouchableulaşılamaz, erişilmez, dokunulmaz
untowardyersiz, istenmeyen, talihsiz, aksi, ters
untraineddeneyimsiz, tecrübesiz, eğitilmemiş
untriedtecrübe edilmemiş, denenmemiş
untroubledsıkıntısız, rahat, durgun, sakin, kaygısız
untrueyalan, uydurma, sahte, vefasız, doğru olmayan
untruthfulyalancı, yalan, uydurma
untuned antennaakortsuz anten
untutoredöğretilmemiş, öğrenim görmemiş
untwistbükümünü açmak, çözmek
unusablekullanılmaz, faydasız, yaraksız
unusedkullanılmamış, (to ile) alışmamış, alışık olmayan
unusualolağan olmayan, alışılmamış, ender, görülmedik
unusuallyender olarak, alışılmamış bir biçimde, çok, aşırı derecede
unutterableağıza alınmaz, tarif edilemez
unvalueddeğeri belirtilmemiş
unvarnishedsüssüz, verniklenmemiş, sade, saf
unveilörtüsünü açmak, ortaya çıkarmak
unvoicedifade edilmemiş, sessiz, ünsüz
unwarlikebarışçı, barışsever
unwarrantablehoş görülmez, affedilmez, mazeretsiz, savunulamaz
unwarrantednedensiz, yersiz, haksız
unweariedyorulmaz, bıkmaz
unweightedtartılmamış, saygısız, pervasız
unwelcomehoş karşılanmayan, istenilmeyen
unwellhasta, rahatsız, kötü
unwholesomesağlam olmayan, sakat, sıhhatsiz, bozuk, kötü
unwieldinesshantallık, beceriksizlik
unwieldyhantal, havaleli, ağır
unwillingisteksiz, gönülsüz
unwillinglyisteksizce, gönülsüzce
unwind(yumak) çözmek, açmak, çözülmek, açılmak, gevşemek, rahatlamak
unwinkinguyanık, tetikte olan
unwiseakılsız, makul olmayan
unwisheddileğinden vazgeçmiş
unwished forarzu edilmeyen
unwittingkasıtsız, bilmeden yapılan
unworkablekullanışsız, işlenmez, yapılamaz
unworldlymanevi, ruhani, uhrevi
unworthylayık olmayan, yakışmaz, uygunsuz
unwoundkurulmamış, çözülmüş, açılmış
unwrap(ambalajını) açmak, çözmek, çözülmek, açılmak
unwrittenyazılmamış, sözlü
unyieldingsert, boyun eğmez, inatçı
unyokeboyunduruğunu çıkarmak, ayırmak
up(yol) onarımda, yukarıya, yukarıda, yüksekte, (edat) yukarısında, yukarısına, yukarıya, artırmak, yükseltmek
up againstkarşı karşıya, yüz yüze
up and aboutayakta, yataktan çıkmış
up and cominggeleceği parlak
up and downbir yukarı bir aşağı, bir ileri bir geri
up hill and down daledere tepe
up the creekberbat, kelek, boktan
up the streetyokuş yukarı
up to-e kadar, -e uygun, yeterli
up to datemodern, çağdaş, yenilenmiş, güncel
up to no goodniyeti kötü, kötü niyetli
up to one's ears inile çok meşgul, kaptırmış
up to one's neckboğazına kadar
up to scratchkaliteli, iyi
up to the chinboğazına kadar
up to the eyes ingırtlağına kadar, aşırı
up-marketpahalı mal satılan yer
upbeatneşeli, vurgusuz tempo
upbraidazarlamak, paylamak
upbringingçocuk bakım ve eğitimi, yetişme, yetişim
upcountrysahilden uzak, iç tarafta, taşra
upcurrentyükselen hava akımı
updategüncelleştirmek, modernleştirmek, çağdaşlaştırmak
updrafthavanın yukarı yükselişi
upenddikine çivermek, dikmek, dikine oturtmak
upfrontaçık, belirgin, aşikâr, dürüst, doğru
upgradeterfi ettirmek, yükseltmek
upholddesteklemek, tarafını tutmak, arka çıkmak, onaylamak
upholster(koltuk) döşemek, kumaş kaplamak
upholsterydöşemecilik, döşemelik eşya, döşeme
upholstery fabricdöşemelik kumaş
upkeepbakım, bakım masrafı
uplandyayla, yüksek arazi
upperüst, üstteki, ayakkabının üst kısmı
upper classyüksek tabaka, üst sınıf, yüksek sınıf
upper decküst güverte, birinci kat güverte
upper partüst kısım, üst parça
uppermosten başta gelen, başlıca, egemen, en üstte, en yukarda
uppishkibirli, özünü beğenmiş, yüzsüz, şımarık
uprightdik, dikey, doğru, dürüst, namuslu, dimdik, dik
uprisingbaşkaldırı, ayaklanma, isyan
uproargürültü, patırtı, velvele, şamata
uproariousgürültülü, şamatalı
ups and downsinişler ve çıkışlar, iyi ve kötü zamanlar
upsetdevirmek,devrilmek,bozmak,altüst etmek,üzmek,neşesini kaçırmak,telaşlandırmak,(midesini) bozmak,üzgün,üzüntülü,tedirgin,narahat,rahatsız,hasta,(mide) bulanmış,bozuk,devirme,devrilme,altüst olma,allak bullak olma,(mide) bozukluk,rahatsızlık
upset priceasgari satış fiyatı
upset the apple cartpişmiş aşa soğuk su katmak, içine etmek
upside downalt üst, karmakarışık, tepetaklak, başaşağı, ters
upstagesahne arkasına doğru, özünü beğenmiş, kibirli
upstairsyukarıya, üst kata, yukarıda, üst katta, üst kat
upstandingdürüst, namuslu, doğru, dik
upstarttüredi, sonradan görme, yeni zengin
upsurge(duygu/öfke/vb.) patlama
uptakeçekiş borusu, çekiş bacası, kaldırma, yükseltme
upthrustyeryüzü kabuğunun kabarması
uptighteli ayağına dolaşmış, telaşlı, heyecanlı
uptimeçalışma zamanı, hizmet zamanı
uptownşehir merkezinin dışında, şehir merkezinin dışında, şehir merkezinin dışı
upturnyükselme, düzelme, yukarıya dönme, iyileşme
upwardartan, yükselen, (Aİ) bkz.upwards
Ural-AltaicUral-Altay dil kodağı
uranium oxideuranyum oksit
uranium reactoruranyum reaktörü
urbankent ile ilgili, şehirsel, kentsel
urban geographykent coğrafyası
urban growthkent büyümesi
urban plannerşehir planlayıcısı, kent tasarcısı
urban planningşehir planlaması, kent tasarlaması
urban populationkentsel nüfus
urban renewalkent yenileme
urban sociologykent toplumbilimi
urban sprawlkentsel boşalma, düzensiz gelişme
urban transportationkentsel ulaşım
urbanitynezaket, naziklik
urbanizationkentleşme, şehirleşme
uretersidikyolu, idrar yolu
urethrasiyek, sidikyolu, üretra
urge(on ile) teşvik etmek, sıkıştırmak, zorlamak, (on) ileri sürmek, sevketmek, ısrar etmek, dürtü, şiddetli istek, gereksinim
urgencytazyik, ısrar, önem, acele, sıkıştırma
urgentacil,şaşılınç,ivedi
urgent obligationacil mecburiyet
urgentlyönemle, ivedilikle
urinalördek, idrar kabı, işeme duvarı, hela
urinary bladdersidiktorbası
urinary systemboşaltım jüyesi
urinateişemek, idrara çıkmak
urnsemaver, yakılan ölü küllerinin saklandığı vazo
urologistürolog, bevliyeci
ursineayıya benzer, ayı gibi
usablekullanılır, elverişli, yaraklı
usagekullanım, kullanış, kullanım
usekullanma, kullanım, kullanma hakkı, yararlanma hakkı, kullanma yetisi, amaç, kullanım amacı, fayda, yarar, kullanmak, kullanmak, suistimal etmek, kullanıp bitirmek, tüketmek, (to ile) (eskiden) -erdi, -ardı
use an iron handaba altından değnek göstermek
use every trick in the bookher yola başvurmak
use one's headkafayı kullanmak
use sb as a cat's pawbirini maşa olarak kullanmak
use tablekullanım kestesi
use uptüketmek, kullanıp bitirmek
usedkullanılmış, eski, (to ile) alışkın
usefulyararlı, yaraklı, yardımcı
usefulnessfayda, kullanışlılık, faydalı olma
uselessyararsız, yaraksız, işe yaramaz
user librarykullanıcı kitaplığı
user programkullanıcı bağdarlaması
usherteşrifatçı, (sinema/tiyatro/vb.) yer gösterici, (in/out ile) eşlik etmek, götürmek, içeri getirmek
usherette(sinema/tiyatro/vb.) bayan yer gösterici
usualolağan, her zamanki, alışılmış
usuallyçoğunlukla, genellikle, o'clock
usufructintifa hakkı, faydalanma
usuriousnesstefecilik, faizcilik
usurpgaspetmek, zorla almak
usurpationzorla alma, el koyma
usurperzorla alan kimse, el koyan kimse, gaspedici
uterinedölyatağı ile ilgili
uterusuterus, rahim, dölyatağı
utilitarianyararcıl, yarar güden, yararcı
utilitarianismyararcılık, faydacılık
utilityyarar, fayda, yararlı olma, işe yararlık, kamu hizmeti yapan kuruluş
utility programyardımcı bağdarlama, destek bağdarlama
utility roomkalorifer dairesi
utilizationkullanma, yararlanma, kullanım
utilizekullanmak, yararlanmak, değerlendirmek
utmostelden gelen en büyük (gayret)
utopiakusursuz toplum düşüncesi, kusursuz toplum, ütopya
utricletorbacık, kesecik, kırbacık, içkulak boşluğu
utterhalis, tam, su katılmadık, söylemek, demek, (çığlık/vb.) atmak, basmak, koparmak
utterlytamamen, bütün bütün
uvularküçük dile ait, küçükdil ünsüzü
uxoriouskarısına çok düşkün
uxoriousnesskarısına çok düşkünlük